21 Haziran 2013 Cuma

ROLF DOBELLI - HATASIZ DÜŞÜNME SANATI


Rolf Dobelli çok güzel birşey yapmış. Belki bir kısmını çoğumuzun sezgisel, çoğumuzun bilinçli olarak bildiği bazılarını da hiç duymadığımız, karar verirken hayatımızı etkileyen, inandığımız hatalı düşünce metodlarını listeleyen bir kitap yazmış. Yalın anlatımlı, direk bilgi aktaran kitapları çok seven biri olarak ben çok beğendim diyebilirim, şiddetle de okumanızı tavsiye ederim.

Bu 52 maddeden oluşan hatalı düşünce modellerinin günlük hayatımızda kullanılabilmesi ile ilgili benim düşüncem de yazar ile aynı. Yüzyıllardır alıştığımız düşünce sistemlerini değiştirmek, bunlara göre karar vermek gerçekten çok kolay değil ama bakın kendisini bu yöntemleri hayatında nasıl kullanıyormuş. Eğer bende en azından bu şekilde de olsa hayatıma uygulamayı başarabilirsem eminim çok faydasını göreceğim.

‘Düşünce hatalarından kaçınmak zahmetli o nedenle sadece önemli özel hayat ve iş kararlarında listemin üzerinden tek tek geçerek, kararımı kontrol ediyorum’ demiş Dobelli.

Kitap ince bir kitap ama bende her maddeyi aklımda kalacak şekilde özetleyerek okuduğum için 1 haftamı oldı bitirmek ama her maddenin özetini tabiki sizinle paylaşmayacağım. Daha çok aklımda kalan, beni şaşırtan ve hep aklımda kalmasına özen göstereceklerimi sizinle paylaşacağım.

Başarı olasıklarını gerçekte olduklarından daha yüksek algılıyormuşuz;  bu bence günlük hayatta en çok aklımıza gelebilecek ve yapmaktan sakınabileceğimiz maddelerden biri. Bunun sebebi de medyanın, kitapların başarı hikayelerini sevmeleri ve onlara daha çok yer vermeleri; dolayısıyla biz onları daha çok okuyoruz ve daha aşinayız bu nedenle arka tarafta aynı konularda başarısız olmuş örnekleri göz ardı ediyoruz.

Seleksiyon kıstasında, sadece çok yüzdükleri için mi yüzücülerin iyi vücudu olduğunu ya da zaten yüzmeye uygun vücutları olduğu için mi iyi yüzücüler olduklarını baz alarak çoğu konuyu değerlendirin diyor. Yani bazen neden ve sonucu karıştırabiliyoruz.
Burda çok moda olan benim de zaman zaman yorumlarını koyduğum kişisel gelişim kitaplarından uzak durmamız gerektiğini öğütlemiş çünkü şansız insanlar bu kitapları yazmazlar, bir avuç şanslının tavsiyeleri sizing hayatınızda da aynı başarılı sonuçları doğurmayacaktır, diyor.

Sürü psikolojisi en bildiklerimizden. Peki neden içimizde bu psikolojiyi barındırıyoruz? Çünkü geçmiş ilkel zamanlarımızda hayatta kalmak için detaylı düşünüp karar verecek kadar vaktimiz olmadığında, diğer insanların yaptıklarını yaparak hayatta kalmışız. Herkes kaçıyorsa sizde kaçın ama artık bunun mantığını bildiğinize göre bazı durumlarda detayları değerlendirin. Yani en çok satan ürünü almak zorunda olmayabilirsiniz aslında!

Batık maliyet yanlışı, bir projeyi neden yarıda bırakıp gitmek daha karlıyken sonuna kadar devam ettirmeye çalıştığımızı anlatıyor. Sebep güvenilir gözükmek ama sadece güvenilir gözükme isteğimiz gerçekten güvende olmamamıza sebep olabiliyor.
Bu konuda çok emek harcadım bu tezi bitirmem gerek inadı aslında bundan kaynaklanıyor.

Doğrulama eğiliminin bütün düşünce hatalarının atası olduğundan bahsetmiş çünkü insan beyni doğrulanamayan kanıtları 30 saniye sonra unutma eğilimindeymiş.  

Bunun bir de 2. Maddesi var: Bir fikri kanıtlayan nedenleri sayıyoruz ama kanıtlamayanları göz ardı ediyoruz. İşte kişisel gelişime taş attığı noktalardan biri: Meditasyon ile mutlu olanlar var ama ya meditasyonsuz mutlu olanlar ya da meditasyona rağmen mutlu olamayanların durumu nedir? Bunu göz ardı etme eğilimindeyiz.

Otorite ön yargısı yine çok araştırılan ve deneylere konu olmuş bir madde. İnsanların otoritenin taleplerine uyma eğiliminde olduğunu Milgram testinden biliyoruz. Sonraları uçak kazalarındaki araştırmalarda bunun konu olduğunu ben de başka kaynaklarda okumuştum; yazar da yer vermiş. Kaptan pilotun hata yaptığını düşünmesine rağmen daha az kıdemli olan pilotların bu yorumlarını dile getirememeleri kazaları arttıran bir neden olmuş. Dolayısıyla, sevilmeyen olma ihtimalinize rağmen mantıklı gelmiyorsa otoritenin kararını sorugulayın, belki sevilmeyen ama kahraman olursunuz.

Zıtlık etkisi bir pazarlamacı olarak benim en sevdiğim maddelerden biri. Tahmin edin en çok kullanan sektör hangisi? 60.000 euro verdiğiniz bir arabaya deri döşeme için 3000 euro istediklerinde bunu hiç düşünmeden vermeye meyilli oluyorsunuz. E 60.000 vermişken 3000 nedir, hem olmuşken en iyisi oldun değil mi?
Bir sonraki sefer araba alırken bu tuzağa düşmemeye dikkat edin. Satış tekniklerinde müşterinin talebini iyi anlayıp, önce istediğinden pahalı ürünü göstermek ve sonra daha uygun fiyatlı ürünü sunmak, önce ucuz ürünü sonra pahalı ürünü sunmanızdan çok daha başarılı sonuçlara ulaştıracaktır.J
Elinizi buzlu kovaya soktuğunuz deneyi de kitaptan okuyup uygulayabilirsiniz, bu beyninizin nasıl algıladığını da fiziksel ispatlarıyla gösteriyor.

Çok biliyormuş gibi davranan insanlardan uzak durmamızı tembihliyor. Ben de size Şöför bilgisi olarak adlandırılan maddedeki anektodu okumayı şiddetle tavsiye ediyorum gerçekten hem zekice hem gülümsetici hem de gerçekte bu tarz durumlar olduğunu düşündüğünüzde endişe verici.

Kontrol yanılgısını biraz açmak istiyorum. Kitabı okurken bunu benim de sıklıkla yaptığımı fark ettim. Bir düşünün yüksek zar istediğınizde zarları sıkıca sallayıp atıyor ama düşük istediğinizde yavaşca mı bırakıyorsunuz? O zaman ‘Kontrol yanılsaması’ yaşıyorsunuz sizde benim gibi çünkü mantıksal olarak bakıldığında, hiç bir etkiniz yok o zarlarda!
Burda Logoterapi diye bir kavramdan bahsetmiş, araştırdığımda; varoluşsal terapi ile alakalı olduğunu gördüm. Yaşamda bir anlam bulma çabasının insan yaşamındaki temel itici güç olduğuna dayanıyor.

New York’da trafik ışıklarındaki düğmelerin aslında insanların tahammülünü arttırmaktan başka hiçbir işe yaramadığını ama insanların akışa müdahale ettiklerini düşündüklerinde daha tahammüllü oldukları için uygulandıklarını belirtmiş.
Sonuç sadece kontrol edebildiğiniz şeylere odaklanın!

Teşvik hassasiyetinden de bahsetmek istiyorum çünkü satış, hedef kaygılı ekonomik düzende hergün birçok yerde bu duruma maruz kalıyoruz. Fransızlar sıçan sayısını azaltmak için her ölü sıçana para ödeyeceklerini söylediklerinde bilin bakalım ne olmuş? Vatandaş sıçan yetiştirmeye başlamış. ‘Teşvik hassasiyeti’ doğru yönetilemiyorsa hem tüketiciler için hem de karlılık, kaliteyi ikinci plana bırakıp sadece kendi primlerine odaklanan satış temsilcileri yüzünden uzun vadede şirketler için problem teşkil ediyor.

Bolluk ve çok alternatifin nasıl kararlarımızı etkilendiğinden önceki yorumlarımda da bahsetmiştim. Hem kendiniz hem firmanız için alternatifleri çoğaltırken iki defa düşünün; bazen az çoktur J

Sevilme yanılgısını hayatınızda ne kadar kullanıyorsunuz, bek galiba çok kullanıyorum. Sadece sempatik olan bir satışçıdan aslında çok lazım olmasada ürün aldığım olmuştur. Sempatik nedir? onu kitapta açıklamış yazar: Karşınızdaki kişi ne kadar size benzerse o kadar sempatik buluyorsunuz, bu kavram ‘öz sevgi’ olarak Incognito’da geçiyordu. Spiritüel dünyada ise kendin gibi olanı çekme yani ‘Çekim yasası’ olarak karşılaşmışsınızdır. Satış eğitimi aldıysanız da, ‘Aynalama tekniği’ olarak geçer. Karşındaki ne yaparsa sen de onu yap. Bu kadar saf bir biçimde insanları sempatik buluyor ve bize istediklerini yaptırabiliyor olmaları bence düşününce çok şaşırtıcı ve korkutucu J

Sahiplik etkisi yine sevdiğim maddelerden biri oldu. Bizim olan kıymetli oluyormuş. Açık arttırmalar tam burda, insanları can alıcı yanlarından vuruyormuş. Bir örnek vermiş yazar: 50.000 TL verirken düşündüğünüz, pazarlık yaptığınız aracı satın aldığınızda ve biri size hemen 50.000 satın almak için teklif verdiğinde bir düşünün 50.000’e tamam mısınız, yoksa en az 55.000 mi istersiniz J

Enderlik yanılgısı tahminimce çoğu insanın yaşadığı bir şey o nedenle bilindik olmasına rağmen bu maddeye de yer vermek istedim. Bilimdeki adı’ Tepkisellik’miş. Bir seçenek artık elimizde olmadığında bizim için daha kıymetli, giden ve başkası ile çıkmaya başlayan eski sevgili gibi J O nedenle sonradan sizin için kıymetli olacaksa baştan kıymetini bilin….

Temel oran ihlali bence aklımızda kalması gereken bir yanlış düşünce şekli daha: Almanya’da klasik müzik seven bir kişinin profesör mü, otobüs şöförü mü olduğu sorulduğunda genel profösör olduğunu söylüyor aslında 10.000 kat daha fazla otobüs şöförü olduğu düşünülürse, matematiksel olarak otobüs şöförü olma ihtimali daha yüksek.

Maddeler 52 tane biraz daha genel olarak bahsederek ilerlemek istiyorum sanırım paylaştıklarım konuya ilgi duyanların kitabı okumasına sebep olacaktır, çok tekrar gibi olmasın.

Bir rulet toplu kaç kez siyaha düştüğünü hatırlayamaz o nedenle üst üste siyah gelmesi tekrar gelmesine engel değil demiş yazar.

100 dolar kaybettiğimizde 100 dolar kazandığımızdan daha çok üzülüyoruz. Bu ‘Tümevarım’ maddesinin örneği ama bence ‘Sahiplik etkisi’ de burda gözüküyor. Bu niye mi önemli? Birini ikna etmek istiyorsanız kazanacaklarına değil kaybedeceklerine oynayın J ya da sizi bu metotla ikna etmeye çalışırlarsa uyanık olun J

Gruplar bireylere göre daha fazla riske grime eğiliminde oluyorlarmış, insanların grup içinde işi yayma eğilimleri de daha fazla oluyor. Üniversite 1 ekonomi dersinden çok net hatırladığım ve havuz problemlerini böyle çözmüyorduk ama dediğim bir kavram bunu anlatıyordu ‘Diminishing Marginal Returns’.
Meritokrasi kavramından bahsetmiş, merak edenler için yönetimin liyakata dayalı olduğu sistem. Osmanlı’daki Devşirme sistemini buna örnek veriyorlar yani yönetimdeki kişiler bilgi, üstün özellik ve becerilerinden dolayı o göreve seçiliyor.

‘Ayla etkisi’ yine paylaşmak istediğim çünkü tahminimce yine çokca düştüğümüz bir hatayı anlatıyor. Bir insan güzelse onun iyi de olduğunu düşünürüz, yani bir tane göz alıcı özellik ya da kötü özellikten dolayı olayların ya da insanların tüm yönlerini iyi ya da kötü olarak nitelendirmeye meyilliyiz. Güzel insanların daha çok maaş aldığı, hatta daha az ceza aldığı araştırmalar ile ispatlanmış bir tez.

Birşeyin nasıl söylendiği sonucu çok etkiliyor lütfen bunu günlük hayatımızda uygulamaya çalışalım.
%99 yağsız et, %1 yağlı et örneğini vermiş yazar. Tahmin edin hangisi daha çok tercih edilmiş? %99 yağsız et; halbuki ikisi  de aynı J

Son olarak ‘Hedonik uyumdan’ bahsetmek istiyorum çünkü hemen hemen her özetimde Dan Gilbert’in ‘Mutluluk Üzerine Çeşitlemeler’ kitabında bundan bahsediyor diyordum bu sefer yazar da Dan Gilbert’ı referans vermiş.  Ve kitabı okumak istemezseniz en azından hayatınıza uygulayarak daha mutlu ya da daha az mutsuz olmanıza yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.
Lotodan 10 milyon kazandıktan 3 ay sonra aynı mutluluk düzeyindesiniz ama kolay kolay adapte olamadığımız bizi mutsuz eden konular var. Mesela ev ile iş arasında uzun süren yol, gürültü; ben mahalledeki inşaat şirketlerinden bu nedenle şikayetçiyim!, stress. Bunları engellemeniz mutluluk seviyenizi arttırıyor. Zamanı nasıl geçirdiğiniz, hobilerinize zaman ayırmanız, arzularınıza yakın şeyler yapmanız mutluluk seviyenizi yukarıda tutuyor. Ve kadınlarda göğüs estetiği, erkeklerde de iş başarısı uzun süreli mutluluk kaynaklarındanmış.

Bir de Marshmallow Test’inden bahsetmek istiyorum çünkü içinde psikoloji barındıran romantic komedi filmlerinden hoşlananlar için bir film tavsiyem olacak. O filmde ana karakter sosyal psikolog ve bu teste de yer verilmişti. Çocukların önüne şekerleme konuyor ve birkaç dakika beklerlerse 1 tane daha verileceği söyleniyor. Az çocuk bekleyebiliyor ama bekleyenlerin yıllar sonra kariyerlerine bakıldığında daha başarılı oldukları tespit ediliyor. Filmin ingilizce adı ‘Five years engagement’ yani ‘5 yıl nişanlı’, bence çok keyifli bir film.

Ve yazardan kopya çekip onun da ‘Sonsöz’ kısmında yer verdiği, ünlü Amerikalı düşünür Ralp Woldo Emerson’un sözü ile kapanışımı yapıyorum.

‘Topluluk içinde başkalarının fikirlerine göre yaşamak kolaydır. Yalnızlıkta kendi fikirlerine göre yaşamak kolaydır. Ama toplulukta bağımsızlığını koruyabilendir sadece takdire değer kişi.’

İyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder