17 Haziran 2013 Pazartesi

NURAY SAYARI - AŞK KUANTUMU


Son okuduğum kitabın konusu ve tarzı bu sefer biraz farklı. Yaz geldi havada aşk kokusu var ve onla ilgili alın size Nuray Sayarı’dan bazı tiyolar demek istiyordum ama havadaki gaz kokusu biraz ağır bastı malesef. Tez zamanda herşeyin ülkeme yakışan şekilde düzelmesini diliyor ve herkesin sevgi ve aşk ile dolu bir döneme girmesi için belki de faydalı olabilecek bu kitabın yorumunu sizinle paylaşıyorum.

‘Aşk Kuantumu’ aslında rafta görüp almayı tercih edeceğim bir kitap olur muydu pek emin değilim; ama bu konuda kendimi geliştirmem gerektiğini düşünüdüğünden sanırım, sevgili arkadaşım kitabı hediye etti. E tabi okumadan kenara kaldırmak olmaz, kafa dağıtacak ve okuması kolay olacağını tahmin ettiğimden başladım ve kısa sürede de bitti. Ön yargılarıma göre değerlendirmek gerekirse iyi denebilir, tabi bu tarz kitapları okumaktan zevk almıyorsanız hiç beğenmeme ihtimalinizde var. Açıkcası bu kitaptan sonra ben Nuray Sayarı’ya birkaç programda denk gelince, algıda seçicilik ile izleme kararı aldım. Biraz da araştırdım pozitif enerjili bir insan ve bence beden dilini iyi okuyan biri; zaten kendisi de bu konuda uzmanlığı olduğunu belirtiyor.

Kitabın başları ilerki bölümlere göre daha sabun köpüğü olarak nitelenebilir. Sabun köpüğü kavramını burda biraz hoş anlatımlı ama çok bilgi aktarmayan anlamında kullanıyorum. Evet ben de bu sözü severim diyip dikkatimi cezbetmeye başlayan noktada yer verdiği Mahatma Gandi’nin sözünü, ben de sizinle paylaşmak istiyorum. Çok inandığım bir söz ve şahsi fikrim insan doğasını mükemmel açıklayan bir gözleme dayanıyor.

Sözlerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür;
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür;
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür;
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür;
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür;
Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür;
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.

Bu kitap ne anlatıyor derseniz? Aşk hayatınızda nasıl hatalar yaptığınızı sorgulamanıza yardımcı olacak sorular içeriyor. Genelde nasıl ilişkiler yaşıyorsunuz, ne tarz insanlarla karşılaşıyorsunuz, bunun nedeni ne yani neden hep bu insanları çekiyorsunuz tespit etmenize yardımcı olmaya çalışıyor. Sonrasında nasıl bunları değiştirebilir, daha iyi bir ilişki yaşayabilirsiniz, çare bulmanız için tavsiyeler veriyor. Tabi bu çözümlerde işin enerji kısmına oldukça fazla yer veriyor. Hayal ederek istediğini ilişkiye sahip olabileceğinizi öğütlüyor ve bu konu ile ilgili Einstein’ ın ‘Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.’ sözüne yer veriyor.

Durum tespiti ve tavsiyelerde, Nuray Sayarı da, birçok kişisel gelişim kitabında bahsi geçen çekim yasasından bahsediyor. Nedir çekim yasası? Benzer benzeri çeker. Aslında gayet bilimsel bir kitap olan, son paylaştığım kitap Incognito’da bundan bahsetmiştim. Nuray Sayarı bu noktada tespitten öte bir tavsiyede bulunuyor: Geçmişi affedin, kendinizi affedin, kabule geçin ki yine aynı şeyleri değil, istediklerinizi çekin. Siz kendinizi değiştirdikçe, daha iyi oldukça çektiklerinizde otomatik olarak daha iyi ya da daha doğru bir ifadeyle size daha uygun olanlar olacak.

Tavsiyelerden bazılarına yer vermek istiyorum ama bu tavsiyeleri uygulamak isterseniz, tam hangi metodu hangi durumda, nasıl kullanacağınıza kitabı okuyarak karar vermeniz gerek çünkü ben bazı kısımları atlayarak ve daha çok ilgilimi çekenleri sizinle paylaşıyorum.

Hayatında kimse olmayan kişilerin, sabah akşam ayna karşısında kendine aşk ile bakmasını tavsiye ediyor. Bildiğiniz üzere bu tarz sistemlerin tamamı önce kendini sevmek gerektiğini vurguluyor. Sen kendini seversen insanlarda seni sever mantığı ve aşka hazır olarak aşkı çekmenin bir yöntem olduğu belirtiliyor.

Şikayet ve korkularımızdan arınmamızın, evrensel yasalardan bahseden her kitapta olduğu gibi bu kitapta da ne kadar önemli olduğundan bahsediliyor. Açıkcası ben buna biraz inanıyorum. Atalarımız da ‘Sakınan göze çöp batar.’demiş. Ben hayatta neden çok korktuysam başıma geldi diyebilirim. Bu nedenle artık evrene bu tarz enerji vermemek için korkularımla yüzleşmeyi ve yok etmeyi elimden geldiğince, başarabildiğim kadarıyla gerçekleştirmeye çalışıyorum. Hem korkunun ecele faydası olmadığı kesin olduğuna ve düşünmenin de negatif etkileri olduğuna bu kadar inanılıyorsa, korkularımla yaşamanın bir anlamı yok diye düşünenlerdenim.

Demin de dediğim gibi kitapta hatalarınızı, korkularınızı keşfetmenize yardımcı olacak birçok soru var. Örnek vermek gerekirsek:
Aşkta en büyük korkunuz ne?
En kötü tecrübeniz ne?
Kırılma noktanız ne?
Sizi en öfkelendiren durum nedir?
Kimden intikam almak istersiniz?
Bunlar sorulardan bazıları.
Nuray Sayarı diyorki bu ve kitapta bunun gibi verilmiş diğer sorulara önce açık yüreklilikle cevap verin, sonra da olumlu cevaplar verin; nasıl bunlardan kurtulacağınızı yazın ve sonrasındaki farkı gözlemleyin.

Yine tüm kişisel gelişim kitaplarında geçen ve bu işin ana mantığı olan değişime kendinizden başlayın temelini destekleyen Marcus Aurelius’un bir sözü de kitapta mevcut.
‘Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu heran ortadan kaldırma gücünüz vardır.’
Soruları cevaplayıp kendinizi daha iyi tanıdığınızda, bu noktalarınızı geliştirebilecek çokca olumlama örneklerine de yer vermiş. Olumlama konuları arasında Güven duygusu, kendini ifade etme, özgür olmak, güç, sağlık gibi başlıklar mevcut.
Yine enerji yasalarında çok önemli bir madde, ne istemediğinizi değil ne istediğini belirleyin diyor. Bunu ilk kez kişisel gelişim kitapları okumaya başladığımda açıkcası ben çok yapıyordum. Nasıl bir iş, sevgili, hayat istiyorsun dediklerinde; şöyle olmasın, böyle olmasın diye açıklıyordum çünkü gerçekten ne istediğimi bilmiyordum ama bu konuda kendimi geliştirdim diyebilirim. Artık hayattan ne istediğimi biliyorum ne istemediğimi değil. Bunla ilgili hergün görebileceğiniz yere bi görsel ya da yazılı bir şey hazırlayın diyor. Nasıl bir sevgili istiyorsunuz? Hem fiziksel, hem karakter olarak. Nasıl tanışacaksınız? Ve size ne hissettiriyor? Bunu sabah akşam okumanızı tavsiye ediyor.

Aşk ile ilgili feng shui’ye göre ev dekorasyonu konularında da tiyolar vermiş.
Evinizin aşk ve ilişki köşesi: Eve ya da odaya girince sağ köşeymiş. Burda aşkın rengi olan pembe, yeşil objeler bulundurmak; yeşil bir çiçek, aşk ile ilgili semboller koymak aşk ve ilişki enerjinizi pozitife çevirmekte yardımcı olurmuş. Bir de benim yaptığım, kitaba göre hatalı olan birşey olduğundan sizinle de paylaşmak istedim. Yatak odasında çalışma masası ya da spor aleti olmamalıymış.
Ve son olarak vücudumuzda 7 adet olan çakralarımız hakkında kompak ve faydalı bilgiler veriyor. Çakralarınızı imgeleme ve renkler ile nasıl açabileceğinizden bahsediyor. Açıkcası bu konuda çok bilgi sahibi olmadığımdan, kitabın bana öğrettiği bilgilerden biri oldu bu.

Dediğim gibi bu tarz konulara inanmıyorsanız ve ilginizi çekmiyorsa, kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap olmaz. Çok ilgiliyseniz bazı noktalar size bilindik gelebilir ama özellikle aşk ve ilişkileriniz ile ilgili kendinizi biraz daha tanımaya ihtiyacınız varsa, sorular derinlerdeki sizi ve sorunları ortaya çıkarmanıza yardımcı olacaktır.
Bu noktada işin enerji kısmını bir kenara bırakırsak; kendinizi tanımanız, evet ya ben hep bu hatayı yapıyorum dediğiniz noktalarda kendinizi geliştirmeniz bile, aşk ve ilişki hayatınızı iyileştirmeye yardımcı olur diye düşünüyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder