Son okuduğum kitabın konusu ve tarzı bu sefer biraz farklı.
Yaz geldi havada aşk kokusu var ve onla ilgili alın size Nuray Sayarı’dan bazı
tiyolar demek istiyordum ama havadaki gaz kokusu biraz ağır bastı malesef. Tez
zamanda herşeyin ülkeme yakışan şekilde düzelmesini diliyor ve herkesin sevgi
ve aşk ile dolu bir döneme girmesi için belki de faydalı olabilecek bu kitabın
yorumunu sizinle paylaşıyorum.
‘Aşk Kuantumu’ aslında rafta görüp almayı tercih edeceğim
bir kitap olur muydu pek emin değilim; ama bu konuda kendimi geliştirmem
gerektiğini düşünüdüğünden sanırım, sevgili arkadaşım kitabı hediye etti. E
tabi okumadan kenara kaldırmak olmaz, kafa dağıtacak ve okuması kolay olacağını
tahmin ettiğimden başladım ve kısa sürede de bitti. Ön yargılarıma göre değerlendirmek
gerekirse iyi denebilir, tabi bu tarz kitapları okumaktan zevk almıyorsanız hiç
beğenmeme ihtimalinizde var. Açıkcası bu kitaptan sonra ben Nuray Sayarı’ya
birkaç programda denk gelince, algıda seçicilik ile izleme kararı aldım. Biraz da
araştırdım pozitif enerjili bir insan ve bence beden dilini iyi okuyan biri;
zaten kendisi de bu konuda uzmanlığı olduğunu belirtiyor.
Kitabın başları ilerki bölümlere göre daha sabun köpüğü
olarak nitelenebilir. Sabun köpüğü kavramını burda biraz hoş anlatımlı ama çok
bilgi aktarmayan anlamında kullanıyorum. Evet ben de bu sözü severim diyip
dikkatimi cezbetmeye başlayan noktada yer verdiği Mahatma Gandi’nin sözünü, ben
de sizinle paylaşmak istiyorum. Çok inandığım bir söz ve şahsi fikrim insan
doğasını mükemmel açıklayan bir gözleme dayanıyor.
Sözlerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür;
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür;
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür;
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür;
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür;
Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür;
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
Bu kitap ne anlatıyor derseniz? Aşk hayatınızda nasıl
hatalar yaptığınızı sorgulamanıza yardımcı olacak sorular içeriyor. Genelde
nasıl ilişkiler yaşıyorsunuz, ne tarz insanlarla karşılaşıyorsunuz, bunun
nedeni ne yani neden hep bu insanları çekiyorsunuz tespit etmenize yardımcı
olmaya çalışıyor. Sonrasında nasıl bunları değiştirebilir, daha iyi bir ilişki
yaşayabilirsiniz, çare bulmanız için tavsiyeler veriyor. Tabi bu çözümlerde
işin enerji kısmına oldukça fazla yer veriyor. Hayal ederek istediğini ilişkiye
sahip olabileceğinizi öğütlüyor ve bu konu ile ilgili Einstein’ ın ‘Hayal gücü
bilgiden daha önemlidir.’ sözüne yer veriyor.
Durum tespiti ve tavsiyelerde, Nuray Sayarı da, birçok
kişisel gelişim kitabında bahsi geçen çekim
yasasından bahsediyor. Nedir çekim yasası? Benzer benzeri çeker. Aslında
gayet bilimsel bir kitap olan, son paylaştığım kitap Incognito’da bundan
bahsetmiştim. Nuray Sayarı bu noktada tespitten öte bir tavsiyede bulunuyor: Geçmişi affedin, kendinizi affedin, kabule geçin ki yine aynı şeyleri
değil, istediklerinizi çekin. Siz kendinizi değiştirdikçe, daha iyi oldukça
çektiklerinizde otomatik olarak daha iyi ya da daha doğru bir ifadeyle size
daha uygun olanlar olacak.
Tavsiyelerden bazılarına yer vermek istiyorum ama bu
tavsiyeleri uygulamak isterseniz, tam hangi metodu hangi durumda, nasıl
kullanacağınıza kitabı okuyarak karar vermeniz gerek çünkü ben bazı kısımları
atlayarak ve daha çok ilgilimi çekenleri sizinle paylaşıyorum.
Hayatında kimse olmayan kişilerin, sabah akşam ayna
karşısında kendine aşk ile bakmasını tavsiye ediyor. Bildiğiniz üzere bu tarz
sistemlerin tamamı önce kendini sevmek gerektiğini vurguluyor. Sen kendini
seversen insanlarda seni sever mantığı ve aşka hazır olarak aşkı çekmenin bir
yöntem olduğu belirtiliyor.
Şikayet ve korkularımızdan arınmamızın, evrensel yasalardan
bahseden her kitapta olduğu gibi bu kitapta da ne kadar önemli olduğundan
bahsediliyor. Açıkcası ben buna biraz inanıyorum. Atalarımız da ‘Sakınan göze
çöp batar.’demiş. Ben hayatta neden çok korktuysam başıma geldi diyebilirim. Bu
nedenle artık evrene bu tarz enerji vermemek için korkularımla yüzleşmeyi ve
yok etmeyi elimden geldiğince, başarabildiğim kadarıyla gerçekleştirmeye
çalışıyorum. Hem korkunun ecele faydası olmadığı kesin olduğuna ve düşünmenin
de negatif etkileri olduğuna bu kadar inanılıyorsa, korkularımla yaşamanın bir
anlamı yok diye düşünenlerdenim.
Demin de dediğim gibi kitapta hatalarınızı, korkularınızı keşfetmenize
yardımcı olacak birçok soru var. Örnek vermek gerekirsek:
Aşkta en büyük korkunuz ne?
En kötü tecrübeniz ne?
Kırılma noktanız ne?
Sizi en öfkelendiren durum nedir?
Kimden intikam almak istersiniz?
Bunlar sorulardan bazıları.
Nuray Sayarı diyorki bu ve kitapta bunun gibi
verilmiş diğer sorulara önce açık yüreklilikle cevap verin, sonra da
olumlu cevaplar verin; nasıl bunlardan kurtulacağınızı yazın ve sonrasındaki
farkı gözlemleyin.
Yine tüm kişisel gelişim kitaplarında geçen ve bu işin ana
mantığı olan değişime kendinizden başlayın temelini destekleyen Marcus
Aurelius’un bir sözü de kitapta mevcut.
‘Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin
kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu heran ortadan
kaldırma gücünüz vardır.’
Soruları cevaplayıp kendinizi daha iyi tanıdığınızda, bu
noktalarınızı geliştirebilecek çokca olumlama örneklerine de yer vermiş.
Olumlama konuları arasında Güven duygusu, kendini ifade etme, özgür olmak, güç,
sağlık gibi başlıklar mevcut.
Yine enerji yasalarında çok önemli bir madde, ne
istemediğinizi değil ne istediğini belirleyin diyor. Bunu ilk kez kişisel
gelişim kitapları okumaya başladığımda açıkcası ben çok yapıyordum. Nasıl bir
iş, sevgili, hayat istiyorsun dediklerinde; şöyle olmasın, böyle olmasın diye
açıklıyordum çünkü gerçekten ne istediğimi bilmiyordum ama bu konuda kendimi
geliştirdim diyebilirim. Artık hayattan ne istediğimi biliyorum ne istemediğimi
değil. Bunla ilgili hergün görebileceğiniz yere bi görsel ya da yazılı bir şey
hazırlayın diyor. Nasıl bir sevgili istiyorsunuz? Hem fiziksel, hem karakter
olarak. Nasıl tanışacaksınız? Ve size ne hissettiriyor? Bunu sabah akşam
okumanızı tavsiye ediyor.
Aşk ile ilgili feng shui’ye göre ev dekorasyonu konularında
da tiyolar vermiş.
Evinizin aşk ve ilişki köşesi: Eve ya da odaya girince sağ
köşeymiş. Burda aşkın rengi olan pembe, yeşil objeler bulundurmak; yeşil bir
çiçek, aşk ile ilgili semboller koymak aşk ve ilişki enerjinizi pozitife
çevirmekte yardımcı olurmuş. Bir de benim yaptığım, kitaba göre hatalı olan
birşey olduğundan sizinle de paylaşmak istedim. Yatak odasında çalışma masası
ya da spor aleti olmamalıymış.
Ve son olarak vücudumuzda 7 adet olan çakralarımız hakkında
kompak ve faydalı bilgiler veriyor. Çakralarınızı imgeleme ve renkler ile nasıl
açabileceğinizden bahsediyor. Açıkcası bu konuda çok bilgi sahibi olmadığımdan, kitabın bana öğrettiği bilgilerden biri oldu bu.
Dediğim gibi bu tarz konulara inanmıyorsanız ve ilginizi
çekmiyorsa, kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap olmaz. Çok ilgiliyseniz bazı
noktalar size bilindik gelebilir ama özellikle aşk ve ilişkileriniz ile ilgili
kendinizi biraz daha tanımaya ihtiyacınız varsa, sorular derinlerdeki sizi ve
sorunları ortaya çıkarmanıza yardımcı olacaktır.
Bu noktada işin enerji kısmını bir kenara bırakırsak; kendinizi
tanımanız, evet ya ben hep bu hatayı yapıyorum dediğiniz noktalarda kendinizi
geliştirmeniz bile, aşk ve ilişki hayatınızı iyileştirmeye yardımcı olur diye
düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder