Guy
Kawasaki’den büyüleyen bir kitap 'Büyüleme'.
Gerçekten
son zamanlarda okuduğum en tatmin edici, doyurucu, anlatımı güzel, içeriği
güzel kitaplardan diyebilirim. Pazarlama, sosyal psikoloji, nöromarketing, kişisel
gelişim, psikoloji alanlarına ilgi duyan herkesin okuması gerek bence. Hiç bir
şeye ilgi duymuyorsanız da okuyun Guy Kawasaki’ye duymaya başlayacaksınız...
Öncelikle
kitapta yer verilmiş bazı güzel sözleri sizinle de paylaşmak istiyorum:
‘Bazıları
her gittikleri yerde mutluluğa neden olurlar, bazıları da her gittiklerinde.’
Oscar Wilde
‘İfade
etmek istediğin şeyi, önce deneyimlemen gerekir.’
Vincent Van
Gogh
Kitabın
girişinde insanı büyülemek için gerekli adımlardan bahsediyor, yani gülümsemek,
kıyafetlerimiz, el sıkışmamız ve kelime dağırcağımızdan.
‘Soyut
sanat yoktur. Her zaman bir şeyle başlamak zorundasınız. Sonrasında gerçekliğin
tüm izlerini ortadan kaldırabilirsiniz.’
Pablo Picasso
Tanışıklık
bağlılığı oluşturur, küçük görmeyi değil.
Gülümsemek
ile ilgili Pan smile terimini sevdim ve benimsemedim. Pan smile nedir derseniz?
Amerikalıların yapmacık gülümsemeye verdikleri isim. Nerden geliyor derseniz,
Pan Amerikan havayollarında çalışan hosteslerin yolcuları gördüklerinde kaz
ayaklarını kullanmadan sadece ağızları ile yaptıkları gülümsemeden geliyor. Bir
marka için bu şekilde anılmak gerçekten çok acı olsa gerek.
Kıyafetler
ve el sıkışma konusunda çok farklı bir bilgi yok. Bir ortama kıyafetleriniz ve
duruşunuz ile kabul edilir, düşünceleriniz ve hareketleriniz ile
benimsenirsiniz ana fikri burda da geçerli. ‘Scientist devise guide to the perfect handshake’ diye bir makaleyi
referans vermiş, physorg.com bloğundan ulaşılabilirmiş. Bende henüz bakmadım
ama bakanların yorumlarını merak ediyorum.
Kelime
dağarcığı konusuna gelince bazı ip uçları vermiş. Mesela basit kelimeler
kullanmanız gerektiği.
Edilgen
değil, etken cümleler kurmanız gerektiği gibi.
Sonra
kişisel gelişimde altı çok çizilen konulardan bazılarına deyiniyor.
İnsanlar
ikili değildir, güçlü ve zayıf yönleri vardır. Herkes bir konuda sizden daha
iyi olabilir gibi insanlara tutumunuzu geliştirmenize yardım edebilecek, bir
insan hakkında olumsuz düşünceye sahip olduğunuzda söyleyerek hayatınızı ve
insanlara bakışınızı kolaylaştırabilecek, mantra olabilecek fikirler veriyor.
Tek başına bu cümleleri okuduğunuzda wow olmuyorsunuz belki ama kitabın
geneline duyduğunuz saygıdan, Guy Kawasaki’nin ağzından çıktığında daha
büyüleyici olabiliyor bence.
İki
tarafında kazanmasını sağlarsanız ve ortak noktalar bulursanız karşı tarafı
etkilemenin çok daha kolaylaşacağından bahsediyor ki, ortak nokta araştırması
için sosyal medyanın gücüne de değinmeden geçmiyor.
Biraz
daha pazarlamaya kaymamız gerekirse:
1. 3 parçalı ifadelerin faydalı
olduğunu belirtmiş:
Görün-alın-deneyin
gibi.
2. Eğretileme kullanmanın faydalarından
bahsetmiş: Yani amacı anlatan mecazi karşılaştırmalar.
Çocuk
güvenliği ile ilgili bir ürünü tanımlarken: “Çocuğunuzun yeni koruma
görevlisi.” Sloganını kullanmak gibi.
3. Benzetme kullamaya
yönlendirmiş:
Uyuşturucu
kullanmak ateşle oynamak gibidir.
4. Kısa tutmayı tavsiye etmiş: 6
cümlelik e-posta, 60 saniyelik video, 10 slide lık sunum, 20 sayfalık iş planı.
5. Olumlu kalın ve gelecekteki
iyiliğe odaklanın tezi için sigara içmenin kötü sonuçlarından bahsetmişki,
sigara paketlerinin üzerindeki iğrenç resimlerin tüketimi azaltma konusunda
hiçbir olumlu sonuca ulaşmamış olması bu tezi destekliyor sanırım.
6. İnsanların zekalarına hakaret
etmeyin, olguları iletin ve seçimi onlara bırakın diyor. Sonsuz güzellik,
mucizevi kilo verme gibi sloganların aslında hakaret içerdiğini ve nadiren işe
yaradığını söylemiş ki. Bu konuda ne haklı ne haksız diyemiyorum açıkcası.
Referans verdiği kişilerden biri de Drake Bennet’ın Easy=True
kitabı: Büyüleme’yi bitireli çok oldu ama açıkcası notlarımı size ulaştırmakta
biraz tembellik ettim. Referansları da henüz araştırmadım ama Bennet’ı referans
göstererek verdiği bilgileri aşağıdakiler.
· Telafuzu kolay isimli
hisselerin, telafuzu zor isimli hisselerden daha başarılı olduğu
· Okunaklı basılan anketlerde
insanların daha dürüst yanıtlar verdiği
· Kafiyeli cümlelerin insanlara
daha inandırıcı geldiği
· Kısa, akılda kalan isimlere
sahip ürünlerin daha kolay satıldığı. Zor bir şampanya ismi yerine Crystal
isimli bir şampanyanın daha çok satılacağı gibi ama burda bir de ters etki
varki lüks algısında önemli bir etki. İsmi zor olan ürün teklif edildiğinde, daha
ayrıcalıklı ve yenilikçi olduğu algısı oluşuyor ve tercihi kazanan ürün oluyor.
Bu kendi çıkarımı mı, Bennet’den mi alıntı bilmiyorum ama yakın bir tespit daha
var. O da:
Pahalı
üründe az alternatif olduğunda müşterinin alım kararını daha kolay verdiği,
ucuz üründe ise çok seçenek olduğundan müşterinin alıma yönlendiği gibi. Mesela
markette reçel ya da içecek alacaksanız çok alternatif olması iyi ama pahalı
bir mobilya alacaksanız, az seçenek olması daha iyi. Ucuz üründe pişmanlık çok
olmuyor ama pahalı üründe pişmanlık olma ihtimali olduğundan keşke diyeceği
başka, çok alternatif olmamalı gibi bir sonuç çıkıyor.
Belirgin
nokta göstermenin faydası aslında bilinen ve tüketiciyi ikna eden bir konu
başlığıdır ve ülkemizde de bunu keşfetmiş başarılı pazarlamacılar reklamlarında
bunu kullanır. Aynı duracell pil reklamlarında olduğu gibi, Kawasaki diyor ki:
Ipad gb bilgisi yerine kaç şarkı alabileceğini söyleyin.
Diğer
insanların yapıyor olması yani halk arasında çok kullanılan tabiriyle, sürü
psikolojisi tetikleyici bir etken. Dikkat etmeniz gereken ise, hem yapılmasını
istediğiniz hem de istemediğiniz konularda aynı tetikleyici etkiye sahip
olduğu.
Verdiği
örneği birebir vermekle çok mu ayıp ediyorum, yoksa kitabının okunması için
pozitif etkiye mi sebep oluyorum bilmiyorum ama örnek şu şekilde:
Amaç
fosil ağaçların toplanmasını engellemek:
Amacına
ulaşmakta en az etkili olan görsel, toplayan çok kişinin olduğu. Hiç uyarı
konmadığında sonuç ortalamada seyrediyor. Posterde tek kişiyi kullanıyorsanız
en etkili iletişimi yapmış oluyorsunuz. Burdan çıkan sonuç şu: Yapılan şey
yanlış olabilir ama herkes yapıyorsa yapılabilir.
Bir
nüansla sonucu değiştiren bir bilgilendirme de buna iyi bir örnek:
‘Santral
personelimiz aramanızı bekliyor lütfen arayın.’ yerine ‘Santralimiz meşgülse
lütfen tekrar arayın.’ demek, demek ki yoğunlar ve çok tercih ediliyorlar
psikolojisi uyandırıyor.
Şahsi
fikrim, özeti bile kitabın ne kadar dolu olduğunu göstermeye yetiyor.
Çıkarımlara
devam etmek gerekirse, sizin iyilik yaptığıniz bir kişidense size bir kez
iyilik yapmış kişinin size yeni bir iyilik yapmak için yine hazır olacağını
söylemiş.
Sizin
iyiliğinize teşekkür edenlere ise, “Birşey değil.” yerine “Biliyorum sende
benim için yapardın.”deyin. Böylece ihtiyacınız olduğunda sizi geri çevirmesi
çok düşük bir ihtimal olacaktır.
Dale
Carnegie’nin “Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı” isimli kitabınıda
okumanızı tavsiye etmek tam bu çıkarımdan sonra sanırım uygun olacaktır.
Dokunsal
haptik duyguların insanların kararlarını nasıl etkilediğine dair bazı
araştırmaları da konu etmiş. Mesela yumuşak sandalyede oturanların daha duygulu
ve esnek oldukları.
Ağır
kağıt ağırlıkları kullanmanın, kişiyi daha özenli ve ciddi olarak
algılattığını.
Para
konu olunca ya da para ile ilgili biliç altına sinyaller gönderildiğinde,
kişinin amaçtan uzaklaşıp daha çok paraya odaklandıklarını yazmış.
Biraz
daha teknik konulara dönersek.
Mükemmel
sunum için:
Sunumu
kişiselleştirin, hizmet ya da ürün değil rüya satın, konuşma değil senaryo
düşünün, az kelime çok görsel kullanın, 10-20-30 kuralını uygulayın diyor.
Son
kısımda ilginç geleceğini düşündüğüm konu ise, iyi bir patron olmak,
çalışanlarınızı büyülemek ile ilgili.. Ama bu kısım hakkında notlarımı
paylaşmıyorum çünkü okuması ve kendini geliştirmesi gereken patronlardan biri
olabilirsiniz. Bu kısmı ve aşağıda Kawasaki’nin
bu konu ile alakalı paylaştığı referansları sizin okumanızı, kendinizi
değerlendirmenizi ve özümsemenizi tavsiye ederim.
Brenda Bence:
Celebrate Team’s Success and Boost Business
3 things to
make your manager workshop you
Son
olarak kısa olarak bazı notlarım var araştırmaya devam etmek adına, sizinle de
paylaşıyorum belki benden önce araştırır ve benimle paylaşırsınız.
Gapminder
vakfı, trendleri analiz ediyormuş, HansRosling diye google’da aratabilirsiniz.
Kapanış
olarak kitaptan öğrendiğim bir kelimeyi kullanmak istiyorum.
Yohaku-no-bi,
yani ima edilmeyen ve belirtilmeyenin güzelliğini takdir etmek. Kawasaki
büyüleme çabalarınızda aşırıyı kaçmayın demiş, kitaptan o kadar şeyi
aktardıktan sonra bunu aktarmamak olmazdı.
İyi
okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder