11 Kasım 2012 Pazar

PIERRE FRANCKH - REZONANS KANUNU & DOĞRU İSTERSEN OLUR

Pierre Franckh’ın iki kitabının yorumunu beraber yapmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum: ‘Rezonan Kanunu’ ve ‘Doğru İstersen Olur’. Rezonans Kanunu kitabını okumanızı tavsiye ederim ancak ‘Doğru İstersen Olur’ da farklı bir bilgi bulamayacağınız için, benim fikrim okumanın pek gerekli olmadığı. Ancak yorumlarımı eklemek istedim çünkü ‘Rezonans Kanunu’ ile ilgili pozitif yorumlarım ‘Doğru İstersen Olur’ hakkında da pozitif yorumlara sahip olduğum izlenimini uyandırabilir ve açıkcası bu fikirlerimi doğru yansıtmış olmazdı.

Rezonans: Eko, yankı, titreşim demek. Beynimiz ve kalbimiz bişeyler düşündüğümüzde, istediğimizde rezonans yayıyor.  İnsan beyni mevcut ışık yelpazesinin sadece %8’ini görmemizi sağlayabilecek kapasitedeymiş, dolayısıyla çıplak göz ile farkına varmadığımız enerjilerin çevremizde olması çok normal.
Mantık olarak secret’da quantum’da tanıştığımız, bize anlatılan kavramlardan farklı kavramlar anlatmamak ile beraber; bu kitabın farklı yanı, birşeyi beynimiz ile istediğimiz ve kalbimiz ile istediğimizde ortaya çıkan enerjisel fark. Beynimiz aktiviteleri için sinyalleri kalbimizden alıyor. Kalbin elektrik akımı, beyinde oluşandan 60 kez daha kuvvetli. Manyetik alanı ise 5000 kat kuvvetli. Bu bilimsel araştırmalar ile ispatlanmış.

Bilinçsiz olarak saniyede beynimiz etrafımızda oluşan olaylardan 11.000 kareyi, anektodu algılıyor ve depoluyor, bilinçli olarak ise sadece 9 adet.
Benzer olan şeylerin birbirini çektiğini söylüyor. Bu durumda Franckh’a göre, negatif düşüncelerimiz benzer negatif durumları ve pozitif  düşüncelerimiz de benzer pozitif durumları çektiğinden; her zaman söylendiği gibi doğru düşünmek ve doğru istemek çok önemli. Ve tabi beynimizin sürekli kayıtta olduğunu ve biz fark etmeden bilinç altımıza sinyallerin gittiğini düşünürseniz, doğru yerde olmak, doğru çevrelerde bulunmakta önemli hale geliyor.

Kitap ince ve kolay okunan bir kitap. Yazar kendi başından geçen örneklere ve nasıl doğru isteneceğine dair bilgilere de veriyor. Rezonans kitabı başucu kitabı olabilecek bir kitap. Alıp okumanız, arada sırada tekrar göz gezdirmeniz, hiçbir işe yaramasa bile hayata karşı sizi gaza getirip, isteklerinizin peşinde koşmanıza sebep olabilir ama başta da dediğim gibi ‘Doğru İstersen Olur’ bana göre tam bir fiyasko.

Son olarak kitapta Albert Einstein’in bir sözüne yer verilmiş, bende kapanışı bu söz ile yapmak istedim.
‘Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur.’


3 yorum:

  1. genel bilgilendrime için teşekkür ederim tam doğru istersen olur kitabının siparişini verecekken senin yazını okudum ve ön yargı oluştu bende :) Einsteinin dediği gibi ön yargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zor :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, rica ederim. Bu konuda bence daha başarılı kitaplar var. Bu arada artık yorumlarımı melslibrary.com'da yayınladığım için burda daha az yorum var. Yine bu alanda kitap arayışınız varsa ordan daha çok alternatif kitap ile ilgili yorum bulabilirsiniz. :) Geri bildirim ve yorum için de ayrıca teşekkür ederim.

      Sil
  2. Her iki kitabı da okudum. Her ikisinin de amacı farklı. "Rezonans Kanunu" kitabı işin temelini, mantığını anlatıyor. "Doğru İstersen Olur" ise işi pratiğe döküyor ve yol gösteriyor. Fiyasko lafınız bariz bir şekilde "ÖN YARGI" lı olmuş. İnsanların kitapları anlama kapasiteleri farklı. Sizin bir kitabı okuyup muhakeme yapma kapasiteniz bir başkasının kapasitesine göre çok daha ilerde olabilir. İşin temelini ve mantığını anlatan "Rezonans Kanunu" kitabını okuyup muhakeme yaparak hayatınıza uyarlayabilirsiniz. Bir şeyi öğrenirken önce mantığını kavrarız. Daha sonra pratik yaparız. "Doğru İstersen Olur" kitabı da bize pratik yaptırıyor. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Ufak da kendimce bir yorum yaparak eleştirimi sonlandırayım. Biz aslında hayatta aldığımız aksiyonların hepsini en başta istiyoruz. Yemek yemek, nefes almak, pantolonumuzu giymek, sigara içmek gibi. İstemenin büyüğü küçüğü yok. İşin özünde şu var. Kalben istemek, beynen ve ruhen istediğimiz şeye inanmak bize realiteyi sağlıyor. Canın dondurma mı çekti, o dondurmayı dakikalarca yaladığımız anı düşlüyoruz fark etmeden. Karşımıza çıkan ilk markete giriyoruz ve satın alıyoruz. Bu süreçler istemek, karar vermek ve tamamen inanmakla birlikte, dondurmayı yemeye başladığımız ana kadar devam ediyor. İşin özü bu. Sevgiler...

    YanıtlaSil