14 Mayıs 2013 Salı

MONTAIGNE - DENEMELER


1572 yılında başlanmış bir eserin içeriğinin, 2013’de bile tabu olan konulardan bu kadar özgürce bahsedebilmesi ve görüş olarak bu kadar ileri olması gerçekten insanı etkiliyor. Yıllar önce okumuştum ve okunacak listem kabarık olmasına rağmen kitaplıkta  tekrar dikkatimi çekince okumadan duramadım; iyi ki de okumuşum.

Anlatım bazı yerlerde oldukça yalın, hele ki dönemi düşünülürse oldukça yalın denebilir.
Bazı denemelerde anafikir çok direk aktarılmış, bazı denemelerde ise fikirler zeki ve ince bir anlatımla ortaya konmuş; bir kaç dakika üzerinde düşünmeniz gerekiyor.
Direk de olsa, biraz dolaylı da olsa ortaya çıkan anafikirler cesurca ve çoğu da bence doğru. Tahminimce Montaigne dönemin marjinal denebilecek yazarlarındanmış.

Kitapta 125 deneme bulunmakta. Belki daha aydınlatıcı olur diye bazı denemelerin konu başlıklarını paylaşmak istiyorum: 
Hayat ve Felsefe, Ruh ve Beden, Bilgi ve Düşünce, Aşk Üstüne, Dostluk Bağları, Yalnızlık, İnsan Tabiatı, Ün, Tanrılar Üstüne, Mutluluk Üstüne, Cinsel Yanımız, İnsan Ömrü, Korku Üstüne, Alışkanlık, Ölmek Özgürlüğü, İnsanın Karasızlığı, Düşünce Gelenekleri, Öfke Üstüne, Doğruluk Kaygısı, Romalı ve Osmanlı Büyüklüğü, Ölümün Tadına Varmak, Çirkinlik Üstüne, Türk Ordularındaki Disiplin ve bunun gibi daha birçok yazı.

Birazda feyz alabileceğim bakış açılarından ve güzel söylemlerinden bahsetmek istiyorum.

‘Bir insanda değerli ve gerçek olan hiçbir şey gözle görülmez.’ diyor ki, gerçekten düşündüğünüzde ne kadar anlamlı olduğunu anlıyorsunuz.

‘Derlerimizi avutan akıl ve hikmettir, o engin denizlerin ötesindeki yerler değil.’ Bu çoğu insanın daraldığında gitme ihtiyacının aslında bir çözüm olmadığını çok güzel özetliyor. Ve bu düşünceyi Sokrates’in bir sözü ile de destekliyor. Sokrates’e birisi için, seyahat onu hiç değiştimedi demişler. O da: ‘Gayet tabii, çünkü kendisini de beraberinde götürmüş.’ demiş.
Bu tarz durumlarda kalabalıktan kaçmanın yetmeyeceğini, insanın kendi içindeki kalabalık hallerinden kurtulması, kendini kendinden koparması gerektiğini söylemiş.

Beni en çok etkileyen konular kaçış, dertlerinden kurtulma, sıkıntılarını bertaraf etme ve ölüm üzerine olanlar. Bunla ilgili bir sözünü daha not aldım: ‘Kırdım diyorsun zincilerini. Evet köpekte çeker koparır zincirlerini, kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.’

'Kavuşabildiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle, üzüntülerle karışıktır.' Bu sanırım günümüzde çokca kendimize hatırlatmamız gereken, bizi motive edecek bir söylem.

Haz ile ilgili de güzel bir benzetmesi var. 'Son haddine varan bir hazda inlemeye, sızlanmaya benzer bir hal vardır. Daha da garibi: Gülme son haddine varınca göz yaşlarıyla karışır.' diyor.

Ve ölümle ilgili acı ama bir o kadar da doğru tespitleri var: 'Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız.' diyor.
Birçok insanın ölmekle dertlerinden kurtulduğunu görmüşsünüzdür, ama kimsenin ölmekle daha fena olduğunu gördünüz mü?
Gerçekten ince bir zekanın ürünü tespitler bence.

‘Panik’ kelimesinin Pan tanrısının saldığı korkudan geldiği bilgisini vermiş. İnsan bazı kelimelerin köklerini öğrendiğinde, gün içinde hiç farkında olmadan kullandığımız birçok kelimenin aslında içeriğinden ne derin anlamlar taşıdığının farkına varıyo. Ve bunu öğrenmek bende garip bir haz ve mutluluk duygusu yaratıyor.

‘Başkalarını kendi dertleri karşısında soğukkanlı gördükmü överiz, ama soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi darılır, kızarız.’
Bu da ince bir tespit ama bazı araştırma sonuçları ile de bunu açıklamak istiyorum. Özellikle kadınlar karşısındaki kişiler sıkıntılarını, dertlerini anlattıklarında ilk olarak kendilerinde bu sıkıntılar olmadığı için kendilerini şanslı hissetme, şükretme duygusu içine giriyormuş. Çok acı ama tahminimce de gerçek.

Beni gurulandıran 'Türk ordularındaki disiplin' konulu bir denemesi de var. Barış zamanı fakir rahatsız etmek, malını çalmak birkaç kötek ile cezalandırılırken; aynı suçları işlediklerinde askerler savaşta en ağır cezaları alıyorlarmış. Bu nedenle Selim Mısır’ı aldığında Şam şehrinin bolluk ve güzellikle sarılı bahçelerine askerlerinden hiçbirinin eli değmemiş.

Son olarak belki de en çok kullanılan özlü sözlerinden biri ile özetimi bitirmek istiyorum, çok sevdiğim ve manidar bulduğum bir sözdür.
‘Hedefi olmaya gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.’

Hedeflerinizi belirlemeniz ve başarmanız dileğiyle. Umarım Denemeler kitabını okumaya teşvik edecek bir özet olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder