1572 yılında başlanmış bir eserin içeriğinin, 2013’de bile
tabu olan konulardan bu kadar özgürce bahsedebilmesi ve görüş olarak bu kadar
ileri olması gerçekten insanı etkiliyor. Yıllar önce okumuştum ve okunacak
listem kabarık olmasına rağmen kitaplıkta
tekrar dikkatimi çekince okumadan duramadım; iyi ki de okumuşum.
Anlatım bazı yerlerde oldukça yalın, hele ki dönemi
düşünülürse oldukça yalın denebilir.
Bazı denemelerde anafikir çok direk aktarılmış, bazı
denemelerde ise fikirler zeki ve ince bir anlatımla ortaya konmuş; bir kaç
dakika üzerinde düşünmeniz gerekiyor.
Direk de olsa, biraz dolaylı da olsa ortaya çıkan anafikirler cesurca ve çoğu da bence doğru. Tahminimce Montaigne dönemin
marjinal denebilecek yazarlarındanmış.
Kitapta 125 deneme bulunmakta. Belki daha aydınlatıcı olur
diye bazı denemelerin konu başlıklarını paylaşmak istiyorum:
Hayat ve Felsefe,
Ruh ve Beden, Bilgi ve Düşünce, Aşk Üstüne, Dostluk Bağları, Yalnızlık, İnsan
Tabiatı, Ün, Tanrılar Üstüne, Mutluluk Üstüne, Cinsel Yanımız, İnsan Ömrü,
Korku Üstüne, Alışkanlık, Ölmek Özgürlüğü, İnsanın Karasızlığı, Düşünce
Gelenekleri, Öfke Üstüne, Doğruluk Kaygısı, Romalı ve Osmanlı Büyüklüğü, Ölümün
Tadına Varmak, Çirkinlik Üstüne, Türk Ordularındaki Disiplin ve bunun gibi daha birçok yazı.
Birazda feyz alabileceğim bakış açılarından ve güzel
söylemlerinden bahsetmek istiyorum.
‘Bir insanda değerli ve gerçek olan hiçbir şey gözle
görülmez.’ diyor ki, gerçekten düşündüğünüzde ne kadar anlamlı olduğunu
anlıyorsunuz.
‘Derlerimizi avutan akıl ve hikmettir, o engin denizlerin
ötesindeki yerler değil.’ Bu çoğu insanın daraldığında gitme ihtiyacının
aslında bir çözüm olmadığını çok güzel özetliyor. Ve bu düşünceyi Sokrates’in
bir sözü ile de destekliyor. Sokrates’e birisi için, seyahat onu hiç değiştimedi
demişler. O da: ‘Gayet tabii, çünkü kendisini de beraberinde götürmüş.’ demiş.
Bu tarz durumlarda kalabalıktan kaçmanın yetmeyeceğini,
insanın kendi içindeki kalabalık hallerinden kurtulması, kendini kendinden
koparması gerektiğini söylemiş.
Beni en çok etkileyen konular kaçış, dertlerinden
kurtulma, sıkıntılarını bertaraf etme ve ölüm üzerine olanlar. Bunla ilgili bir
sözünü daha not aldım: ‘Kırdım diyorsun zincilerini. Evet köpekte çeker koparır
zincirlerini, kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.’
'Kavuşabildiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle,
üzüntülerle karışıktır.' Bu sanırım günümüzde çokca kendimize hatırlatmamız gereken, bizi motive edecek bir söylem.
Haz ile ilgili de güzel bir benzetmesi var. 'Son haddine
varan bir hazda inlemeye, sızlanmaya benzer bir hal vardır. Daha da garibi:
Gülme son haddine varınca göz yaşlarıyla karışır.' diyor.
Ve ölümle ilgili acı ama bir o kadar da doğru tespitleri
var: 'Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız.' diyor.
Birçok insanın ölmekle dertlerinden kurtulduğunu
görmüşsünüzdür, ama kimsenin ölmekle daha fena olduğunu gördünüz mü?
Gerçekten ince bir zekanın ürünü tespitler bence.
‘Panik’ kelimesinin Pan tanrısının saldığı korkudan geldiği
bilgisini vermiş. İnsan bazı kelimelerin köklerini öğrendiğinde, gün içinde hiç
farkında olmadan kullandığımız birçok kelimenin aslında içeriğinden ne derin
anlamlar taşıdığının farkına varıyo. Ve bunu öğrenmek bende garip bir haz ve
mutluluk duygusu yaratıyor.
‘Başkalarını kendi dertleri karşısında soğukkanlı gördükmü
överiz, ama soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi darılır,
kızarız.’
Bu da ince bir tespit ama bazı araştırma sonuçları ile de
bunu açıklamak istiyorum. Özellikle kadınlar karşısındaki kişiler
sıkıntılarını, dertlerini anlattıklarında ilk olarak kendilerinde bu sıkıntılar
olmadığı için kendilerini şanslı hissetme, şükretme duygusu içine giriyormuş.
Çok acı ama tahminimce de gerçek.
Beni gurulandıran 'Türk ordularındaki disiplin' konulu bir denemesi de var. Barış
zamanı fakir rahatsız etmek, malını çalmak birkaç kötek ile cezalandırılırken;
aynı suçları işlediklerinde askerler savaşta en ağır cezaları alıyorlarmış. Bu
nedenle Selim Mısır’ı aldığında Şam şehrinin bolluk ve güzellikle sarılı
bahçelerine askerlerinden hiçbirinin eli değmemiş.
Son olarak belki de en çok kullanılan özlü sözlerinden biri
ile özetimi bitirmek istiyorum, çok sevdiğim ve manidar bulduğum bir sözdür.
‘Hedefi olmaya gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.’
Hedeflerinizi belirlemeniz ve başarmanız dileğiyle. Umarım
Denemeler kitabını okumaya teşvik edecek bir özet olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder